12 Eylül 2018 Çarşamba

Aktüel Arkeoloji Dergisi - Kaşkaların Tarihi

Kaškalardan (Kaşka) günümüze ulaşmış herhangi bir belge elde mevcut olmasa da Koloni Çağı, Hitit ve Yeni Assur dönemlerine ait çivi yazılı kaynaklardan Kaškaların kökeni, tarihi, coğrafyası ve kültürü hakkında çok Önemli bilgiler elde edilmiştir. Eski Hitit devletinin kuruluşundan yıkılışına kadar Kaškaları Hitit Devleti için her daim potansiyel bir tehlike olarak gören Hititler MÖ 1660 yıllarında Anadolu’ya gelmişlerdir.

Hititler Anadolu’ya gelmeden önce burada Orta Tunç Çağının çok yüksek bir kültürünün yaratıcısı Hattiler yaşamıştır. Hattilerin çok gelişmiş bir uygarlığa sahip olduğunu, Anadolu’daki birçok merkezde yapılan arkeolojik kazılar ve buralarda ele geçen arkeolojik kanıtlar göstermiştir. Bu çağda Anadolu, Hattili büyük krallıklar ve bu büyük krallıklara bağlı küçük yerel krallıklardan oluşan siyasal bir dokuya sahipti.

Kaneş/Kültepe’de ele geçen çivi yazılı kaynaklara göre Assur Ticaret Kolonileri olarak adlandırılan çağda (MÖ 1960-1750) Anadolu’nun zenginliği Assurların ilgisini bu topraklara çekmiştir. Assurlu tüccarlar, bu zengin kaynaklar üzerinde ticaret yapmak amacıyla Anadolu’ya gelmiş, Kaneš/Kültepe merkez karum olmak üzere Hattili büyük krallıkların etrafında karum (pazar yerleri) ve Hattili küçük krallıkların etrafında wabartumlar (menzil istasyonları) oluşturmuşlardır. Hitit çivi yazılı kaynaklarına göre Karadeniz bölgesinde Kaškaların yaşadığı coğrafyada yer alan Durhumit, Zalpa, Kaštama, Kuburnant, Tawiniia, Tuhupiia, Tumana, Tiwara, T/Dahara, ve Zimiğhuna gibi ülke ve kentler Koloni Çağı Kaneš/Kültepe kaynaklarında karşımıza çıkmaktadır. Koloni döneminde bu ülke ve kentlerin bazıları hem karum hem de wabartuma, bazıları ise sadece karum ya da wabartuma sahipti. Karadeniz bölgesindeki bu yerleşimler büyük ya da küçük yerel krallığı olan veya bu krallıklardan birinin sınırları içinde yer alan Anadolu’nun önemli merkezleriydi.

Koloni Çağında Anadolu’daki yerel krallıklardan bazılarının Kaška ülkesi olan ya da Kaška egemenlik bölgesinde yer alan bu ülke ve şehirlerden oluşması, Kaškaların yerel krallıklar şeklinde Hitit öncesi Anadolu tarihi coğrafyasında var oldukları, ayrıca Hattili ya da Hattilerle akraba Anadolu’nun yerli halkı olarak bu topraklarda yaşadıkları düşüncesini akla getirmektedir. Şayet Kaškalar, Hititler Anadolu’ya gelmeden önce Hattili veya Hattilerle akraba Anadolu’nun yerli halkı ise, bu durumda Kaškalar Tunç Çağı kültürünün Hatti Uygarlığı’nın yaratıcılarından biri olmalıdır.

Hititler Anadolu’ya gelip yerel krallıklardan oluşan bu siyasal dokuyu değiştirmiş, mevcut krallıkları ele geçirmiş ve merkezi bir otorite oluşturmuştur. Şayet Kaškalar, Anadolu’daki Hattiler veya onların akrabaları yerli halk ise, o zaman onlar ilk önceleri Hitit idaresini kabul etmiş, onlarla birlikte yaşamaya başlamıştır.

Hititçe çivi yazılı belgelerde Hitit Devleti’nin kuruluşundan yıkılışına kadar Hititler ile Kaškalar arasında yapılan bitmek tükenmek bilmeyen mücadeleler anlatılmıştır. Hitit Kaška mücadelesi daha Eski Hitit Döneminde başlamıştır. Çünkü İmparatorluk krallarından III. Hattušili ve IV. Tuthaliya dönemine ait metinlerde Tiliura ve Nerik kentlerinin Hantili döneminde Kaškaların eline geçtiği ve Hitit ve Kaška arasındaki sınırın da Kummeğmaha Nehri (Yeşilırmak) olduğu belirtilmiştir. Bu çerçevede Hitit kralları, kendi anlatımlarına göre, Eski Hitit Çağından itibaren Hitit topraklarını sürekli tehdit eden Kaškalara karşı sefer düzenlemek zorunda kalmışlardır. Ancak Kaška bölgesine yapılan bu askeri seferlerle uzun vadeli başarılar elde etmek mümkün olmamıştır.

Kaška tarihine bakıldığında, Hititlerin ve Kaškaların farklı çıkarlar ve amaçlar doğrultusunda bu çatışmaları gerçekleştirdikleri gözlenmektedir. Hititler sürekli onların ürettikleri ürünlere, yetiştirdikleri sığır ve koyun gibi hayvanlara el koyarak, Kaška insanlarını tutsak alarak Kaškaları ekonomik ve iş gücü yönünden güçsüzleştirmiş, onları kendine bağımlı hale getirmiş ve merkezi bir güç kurmalarını engellemiştir. Hititler bu sayede Hitit-Kaška yaşam alanında tek merkezi güç olabilmiş ve kendi ekonomisini her daim canlı tutabilmiştir. Bu durumda Hitit krallarının Kaškalarla ilişkilerinin her daim düşmanca devam etmesini bizzat kendilerinin istemiş olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Kaškalar penceresinden bakıldığında, Kaškalar da Hititler gibi doğal olarak ekonomisini güçlendirmek, siyasi bir birlik oluşturmak ve hâkimiyet alanını genişletmek çabası içindeydi. Hititler tarafından zamanla yaşam alanları kuzeye kaydırılan ve olasılıkla Anadolu’nun yerli halkı olan Kaškalar, büyük ihtimalle daha Önceden yaşadıkları toprakları ve sahip oldukları her şeyi Anadolu’ya sonradan gelen Hititlerin elinden geri almak amacıyla Hitit hâkimiyetindeki topraklara akınlar yapmış, yerleşim yerlerini talan etmiş ve mülkiyetine geçirmiştir. Söz konusu vahim durum, Orta Hitit Dönemi kraliyet çifti Arnuwanda ve Ašmunikal’in dua/antlaşma metninde anlatılmıştır.

Arnuwanda ve Ašmunikal döneminde, Nerik’te Fırtına Tanrısı kültü ile ilişkili faaliyetlerin icra edilmesinde de doğal olarak en büyük sorun Kaškalar olmuştur. Kaškalarla kuvvet zoruyla başa çıkamayan bu çift, çareyi tanrılara yakarmakta bulmuştur. Arnuvanda ve Ašmunikal çiftinin tanrılara yakardıkları bu dua/antlaşma metninde, Kaškalardan yakınılırken ilk önce Kaška saldırılarının önlenmesinin tanrıların da çıkarları bakımından gerekli olduğu vurgulanmıştır. Ayrıca Hititlerin bir diğer yakınma konusu ise, Nerik ve yöresindeki kentlerin Kaàkaların elinde olması, Hitit pantheonu içinde çok önemli yer tutan Nerik Fırtına Tanrısı’na ait armağan ve kurbanların Hakmiš’e yollanması ve Nerik yerine Hakmiš kentinde kurulan Fırtına Tanrısı’nın tapınağına gönderilmek istenen eşyanın da yine Kaška saldırılarından kurtulamamasıdır.

Kaša antlaşma metinlerinin geleneksel Hitit devlet antlaşmalarına uygun olarak kaleme alınmadığı da bir gerçektir. Ancak Kaška antlaşmaları Hitit tarafında krallığı temsil eden bir kral ile Kaška tarafında bağımsız boyları temsil eden beylerden/komutanlardan oluşan bir heyet/topluluk arasında düzenlendiği için Kaška antlaşmaları Hitit antlaşmaları içinde ayrı bir grup olarak değerlendirilmelidir.

Orta Hitit Dönemi krallarından III. Tuthaliya dönemine ait Maşat mektuplarına göre, Maşat Höyük/Tapikka coğrafı konumu nedeniyle askeri bir üs olarak Yukarı Yeşilırmak Vadisi’ni kapsayan geniş bir bölgeyi Kaška tehlikesine karşı korumuştur. Askeri güç sağlamakla yükümlü olan Yukarı Ülke, İşhupita Ülkesi ve diğer ülkelerden sağlanan askeri birlikler, Hitit kralının emrindeki Maşat’ta görevli Kaššu tarafından idare ediliyordu. Kaššu Hititli casuslar aracılığı ile Kaškalı düşmanların hareketlerinin gözetlenmesini sağlıyor ve Kaškaların Hitit kralı ile yapmak istedikleri barış görüşmelerini ve duruma göre alınması gereken tedbirleri organize ediyordu:

İmparatorluk Döneminde ise Kaška grupları siyasi bir organizasyonun parçası olmadığından ve ulaşılması zor bir coğrafyada yaşadığından dolayı Hititler onları kontrol altına almakta çok büyük sorunlar yaşamışlardır. Hititler Kaška hâkimiyetine geçen toprakları tekrar kazanmak için Tummana ve İšhara’yı Kaškalı düşmandan tamamen temizledikten sonra buralarda askeri üsler kurmuşlardır. Ayrıca Yukarı Ülke Hitit ana toprakları ile Kaška toprakları arasında bir tampon bölge olarak başkent Hattuša ve civarındaki kentleri Kaškalı düşmanlara karşı korumuştur. Hattušili o zamana kadar dizginlenemeyen Kaškaları sürekli yenerek, kuzey eyaletlerinin tek egemeni olmuş ve Yukarı Ülke’nin yönetiminde, Kaškalar üzerinde oldukça çok söz sahibi olarak, merkezi otorite ile paralel bir hükümdarlık kurmuştur. Ancak Kaškalar daha önceki krallar döneminde olduğu gibi tekrar hareketlenmiş ve ayaklanmıştır.

Daha önce belirtildiği gibi, Eski Hitit krallarından Hantili zamanında Kaškaların eline geçen ve Hititlerin baş tanrısı fırtına tanrısının kült merkezi olan Nerik, İmparatorluk krallarından gerek Suppiluliuma gerekse Muršili tarafından birçok sefer düzenlenmesine rağmen Kaškaların elinden geri alınamamıştır. Bu durumda, “Acaba, daha evvel Nerik, Kaškaların en önemli dinsel merkezi miydi ve Kaškalar ‘bu kutsal kent bizim, bizim hakkımız’ düşüncesinde miydi?” sorusu akla gelmektedir. Çünkü Kaškalar Nerik ülkesini Hititlerin elinden aldıktan sonra onu sahiplenmiş ve bu kutsal ülkeyi Hititlere kaptırmamak için bütün gücüyle Hitit kralları ve ordusuna karşı direnmiştir. III. Hattušili özellikle Hakmiš kralı iken Nerik kentini tekrar ele geçirmeyi başarmış ve burada yeniden yerleşmeyi sağlamıştır. Ayrıca Nerik ve çevresindeki kentleri haraca bağlamıştır.

Kaškaların ya da Hititlerin ve Kaškalıların birlikte yaşadığı coğrafya ve Hitit-Kaška sınırları, kraldan krala, daha doğrusu Hitit merkezi otoritesinin ve Kaškalı beylerin gücü nispetinde değişmiştir. Kaška hâkimiyet bölgesinde bulunan ülke ve kentler de her bir kral zamanında Hitit ve Kaška arasında el değiştirmiştir. Hititler ve Kaškalar, Durmitta, İšhupitta ve Tiliura gibi birçok ülke ve kentte bir arada yaşamışlardır. Dolayısıyla Hitit
ve Kaška ülke ve kentleri şeklinde bir ayrım yapabilmek mümkün olmamıştır. Bunun en güzel Örneği Muršili yıllıklarıdır.

MÖ 1200’lerde yaşanan iç ve dış karışıklıklar, potansiyel tehlike Kaškalar, deniz kavimleri göçü, kuraklık kıtlık, deprem gibi birçok etkenle Hitit Devleti’nin sona ermesiyle birlikte, Kaškalara daha güneye inme fırsatı doğmuştur. Çünkü bu tarihten itibaren Hitit kaynakları susmakta, Yeni Assur Dönemine ait kaynaklar Kašku/a yazılışıyla Kaška ülkesi ve sakinlerinden bahsetmektedir.

Yeni Assur kaynaklarına göre; Hitit Devleti’nin yıkılmasından sonra Kaška Krallık Bölgesi’nin sınırları büyük olasılıkla batıda Muški’ye, doğuda Urartu’ya ve güneyde Tabal’a kadar uzanmaktaydı. Assur’un egemenliğini reddeden Kaškalar, Urartu ve Muški gibi krallıklarla birlik oluşturarak Assur’a karşı savaşmıştır. Ancak güçlü Assur kralları karşısında tekrar vergi vermekle yükümlü olmuş ve onların egemenliğini tekrar kabul etmek zorunda kalmıştır.

Kaškalar 8. yüzyılın sonlarına doğru ilgili kaynaklarda artık karşımıza çıkmamaktadır. Fakat bir kısmı Friglerle kaynaşarak, bir kısmı da Assur’un hâkimiyetine geçerek, şayet özgür hayatta kalabilmeyi başarabilenler var ise onlar da Kimmerlerin saldırısına maruz kalarak tamamen tarih sahnesinden silinmiş olmaları muhtemeldir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Mehmet Önder Atatürk'ün Yurt Gezileri - Kastamonu Bölümü

Atatürk, kurduğu Cumhuriyetin çağdaş medeniyette yerini alabilmesi için, devrimlerle bütünleşmesi gereğine yürekten inanıyordu. Cumhuriyet, ...