21 Aralık 2018 Cuma

Kastamonu'da Bulunan Mosasaurus Hoffmani

Az bilinen bir keşif olan Kastamonu'da bulunan Mosasaurus Hoffmani hakkında bilgi edinebileceğiniz birçok kaynak ve bu kaynaklar içerisinden kısa kısa yazılar topladım.

1- KASTAMONU'DA DEV DİNOZOR FOSİLİ BULUNDU 

Kastamonu'nun Devrekani ilçesinde, Beyler Barajı çevresinde, günümüzden 65-70 milyon yıl öncesine ait olduğu tahmin edilen ve 'denizlerin dinozoru' veya 'dinozorların kuzeni' olarak da bilinen, 'Mosasaur Grubu'na ait bir deniz amfibiyası fosil kalıntılarına rastlandı. Hacettepe Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Genel Jeoloji Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Doç. Dr. Cemal Tunoğlu tarafından bulunan fosil kalıntılarının, 'Tebeşir Devri' olarak da bilinen, ikinci zaman (Mesozoyik) sonlarına (Üst Kretase/Maastrihtiyen/65-75 milyon yıl öncesi) ait olduğu belirlendi. Doç. Dr. Cemal Tunoğlu, fosilin, oldukça sığ, denizel ortam çökelleri olan, kumlu-siltli kireç taşları içerisinde bulunduğunu belirterek, "Aynı kayaç grubu içinde bol yengeç fosillerinin yanı sıra, yine o döneme ait olup, Paleontoloji biliminin konusuna giren pek çok karakteristik mikro ve makro fosil gruplarına ait türler de içermekte" dedi. Doç. Tunoğlu'nun verdiği bilgiye göre, fosil kalıntıları, yaklaşık 17.5 metre uzunluğa sahip bulunuyor. Bu etobur deniz canavarının kafa bölgesi de yaklaşık 1.5 metre. Alt çene uzunluğu ise 70 cm uzunluğunda. Çenede, yaklaşık 10-12 cm uzunluğunda bir dizi kesici ve parçalayıcı diş bulunuyor.

Kaynak: http://www.habervitrini.com/magazin/kastamonuda-dev-dinozor-fosili-bulundu-2553


2- Mosasaurus hoffmanni Mantell, 1829: Türkiye'de, Geç Kretase Dönemine Ait İlk Deniz Sürüngeninin Keşfi


Türkiye'nin Geç Kretase dönemine ait birimlerinde, denizel makro ve mikro paleontolojik bulgular oldukça fazla olmasına karşın, dinozorlar dönemini temsil eden bir omurgalı bulgusu bugüne kadar saptanmamıştır. Mosasaurus hoffmanni Mantell, 1829, bu çalışma kapsamında bulunan, bu döneme ait Türkiye'de ilk omurgalı deniz sürüngeni fosili keşfidir. Mosasaurus hoffmanni Kretase döneminin olduğu kadar, tüm zamanların deniz ve okyanuslarının en iri canlılarından biriydi. Devrekani ilçesi (Kastamonu) kuzeyinde yer alan Beyler Barajı, üst savak bölgesinde bulunan bu fosile ait sağ ve sol çene ve bir dizi parçalayıcı dişler ile çeneleri birbirine bağlayan sol jugal parça bu buluşun en önemli materyalleridir.

Kaynak: http://dergipark.gov.tr/download/article-file/289834

3- Türkiye'de Dinozor Fosili Bulunmamasının Nedeni

...günümüzde Anadolu’da, 180 milyon yıllık bu dönemi temsil eden deniz kökenli kayaçların karasal kökenlilere oranla daha çok olduğunu görüyoruz. Böylece, sorunun da cevabı kendiliğinden ortaya çıkmış oluyor. Anadolu coğrafyasında dinozor fosili bulmak mümkün değildir. Zaten şimdiye Türkiye’de bulunmuş tek dinozor fosili sayılabilecek (dinozorlar karada yaşar) Kastamonu’da bulunan fosil de karada değil suda yaşayan bir canlıya aittir.

Kaynak: https://www.bilgeyik.com/turkiyede-dinozor-fosili-bulunmamasinin-nedeni-259

4- Timeline of mosasaur research

Bardet and Tonoglu reported the discovery of Mosasaurus hoffmanni jaw fossils in Kastamonu, Turkey.


Kaynak: http://www.wikizeroo.net/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvVGltZWxpbmVfb2ZfbW9zYXNhdXJfcmVzZWFyY2g

Diğer Kaynaklar: http://arsiv.ntv.com.tr/news/141005.asp

https://evrimhaberleri.com/2012/04/16/turkiyede-ilk-deniz-dinozor-fosil-kesfi-mosasaurus-hoffmanni/

https://yusufbilgen.wordpress.com/2014/07/14/dinozorlar-turkiyede-yasadi-mi/









11 Aralık 2018 Salı

Şemseddin Yaman Candar

Şemseddin Yaman Candar
1291 - ?

Şemseddin Yaman Candar, (691 H — 1291 M) tarihinde İlhan Gayhatu tarafından Kastamonu ve havalisi valiliğine tayin edildiği zaman llhanîler ile Selçukîler Anadolu ihtilâllerile meşgul bulunuyorlardı.

İşte bu fırsattan istifade etmiş olan Emir Şemseddin Yaman Candar da Kastamonu'da müstakil bir hükümdar gibi hükmünü yürütmeğe baş­lamıştı. Kendisinin valilik merkezi Eflagon/Eflani idi.

O zaman Kastamonu Çobanlar sülâlesinden Muzaffereddin Yavlak Aslanın oğlu Mahmut Beyin elinde bulunuyordu. [1] Şemseddin Yaman Candar her tarafta kudret ve kuvvetini gösterdiği halde yalnız Mahmut Beye gücünü yetirememişti. Bu yüzden hükümdarlığı yalnız Eflani ve havalisine münhasır kalmış oluyordu.

Şemseddinin, valiliği müddetince Ilhanı tanımış olduğu tahmin edilmektedir.

Bir kısım tarihler, Şemseddin Yaman Candann tamamile müstakil bir devlet kuramamış olduğunu, ancak vefatında yerine geçen oğlu Şücaaddin Süleyman Paşa'nın topladığı taraftarlarile Kastamonuda istiklâlini ilân etmiş olduğunu yazmaktadırlar.

Şemseddin Yaman Candarın 1201 de almış olduğu valiliği, ne zamana kadar devam ettirdiği ve hangi yılda ölmüş olduğu hakkında elimizde
bir tarih vesikası mevcut bulunmamaktadır.

Camiuddurel, Şemseddin Yaman Candar için “akıllı, adaletli, cesur, müdebbir bir şahsiyet idi, bizzat ve müstakilleri bu beldelere hâkim oldu. Çünkü sultanlar ve hâkanlar arasında hercümerç tevali ediyordu. Kendisi fesat erbabını izale eyliyor, küffar ve müşrik ile mücadele ediyordu, Ölünceye kadar da böyle devam etti." diye yazmaktadır.

Amasya tarihi, Şemseddin Yaman Candarın valiliği zamanında ömrünü bir çok mücadelelerle geçirdiğini, Kastamonunun bîr kaç defa elinden alındığını, en sonuncu ve üçüncü defa olan valiliğinin kendisine 1319 yılında, İlhan Ebu Sait Bahadır Han tarafından tevcih edildiğini yazmaktadır. (Amasya müverrihi bu hususta hiçbir vesika göstermemektedir. Başka tarihlerde de bu hususa dair küçük bir vesika dahi elde edemeyişimiz, hassaten Amasya müverrihinin bu mıntakada uzun uzadıya mücadelede bulunup Kastamonuyu bir çok zamanlar idareleri altında tuttuklarını yazdığı ve Devlet Şah Oğulları namını verdiği bir aile veya sülale hakkında şimdiye kadar hiç bir eserde malûmata ve bir yerde de kitabe ve saireye rasgelinememesi, insanı bu vak’aların sıhhatında şüpheye düşürmektedir. Bunun için kitabımızda bu cihet üzerinde durulmamış ve vesaika kstinat etmediğiiçin bahsedilmesinden sarfınazar edilmiştir. T. M. Yaman.)

Amasya müverrihinin, Şemeddin Yaman Candarın üçüncü valiliğinin 1319'da olduğu hakkındaki yazısı, tarihi kayıtlara uygun değildir. Tarihe en uygun cihet, valiliğinin sonunun belli olamayışıdır.

Şemseddin Yaman Candarın mezarının nerede olduğu kati olarak, malûm değilse de, her halde Eflani'de olması çok kavi bir ihtimal dahilindedir.

Candaroğulları Giriş

CANDAROĞULLARI

Şimdiye kadar yazdıklarımızla, Kastamonu ve havalisinin on üçuncü asır sonlarına kadar ne gibi tarih vukuatına sahne olduğunu, elden geldiği kadar tesbite çalıştık.

Bundan evvelki bahiste, Şemseddin Yaman Candar adlı bir Türk Beyinin İlhan Gayhatu tarafından, Müneccim Başı Ahmet efendiye göre (690 H - 1291 M), Aksarayi tezkeresine göre de (691 H - 1291 M) tarihinde Kastamonu valiliğine tayin edildiğini yazmıştık.

Şemseddin Yaman Candardan sonra gelen ahfadı tam 174 sene Kastamonuyu idareleri altında bulundurdular.

On dördüncü ve on beşinci asır içlerinde Kastamonu hâkimi bulunan bu sülaleye tarihlerimiz İsfendiyar Oğulları adını verirler. Herkes de bu sülaleyi İsfendiyar Oğullan diye tanır.

Tarihlerimizin Isfendiyar Oğulları diye tanıdıkJan bu sülalenin bu adı alması, sırf, bu sülalenin içinden gelip ve sülalenin sekizinci hükümdarı
olan İsfendiyar'ın uzun müddet devam eden beyliği esnasında Osmanlı hükûmetile siyasi münasebette bulunması ve hattâ hısımlık peyda etmesi yüzünden olmuş ve Osmanlı müverrihleri bu ailenin hepsine birden İsfendiyar Oğulları adını verivermişlerdir.

Ayrıca, bir çok müverrihler de, bu aile hakkında Kızıl Ahmetlû adını kullanmışlardır. Bu da, bu ailenin en son hükûmdarının adının KızılAhmet olmasından ileri gelmiştir. Selçuknameler de Candar lâkabınıkullanmışlardır.

Son zamanlara kadar tarihlerce İsfendiyar Oğulları, Kızıl Ahmetlûler diye tanıtılan bu aileye bir kaç seneden beri, bu Beyliği kuran Şemseddin aman Candarın adına izafe ve hakiki adları olan Candar oğullarıdenilmeğe başlanılmıştır.

Candar, Acemce bir kelimedir, "..." ve "..." (silâh) dan müteşekkildir. Silâh taşıyıcı ve muhafız demektir. Mısıd kölemenleri ile şimal Afrikasında Merini de Candarlar, sarayda ve saraydan dışarı çıkışında sultanın muhafızı idiler. Candarlar, sultanın ümrayı hasbelmemuriye kabul ettiği zaman veyahut kabul edeceği sırada onları huzuruna koymağa memur idiler. Candarlar, tevkif edilecekleri tevkif ederler, işkence olunacaklara işkence ederler, idam hükümlerini sultanın emrile yerine getirirlerdi. Buralarda candarlar nöbete taksim olunmuştu. Her nöbetin başında bir reis bulunurdu. Ümeradan olan bu zatın maiyetinde beş memluk kaymakam vardı. Nöbet reisleri, ilk zamanlan kırk emîr arasından seçilirdi. Sonraları bu miktar, yirmiye indi. Bazı müellifler, candarların saray perdedarlarından ve süvari bedevilerden seçildiklerini yazarlar.

Bir kısım müverrihler, yıllardan beri (Isfendiyar Oğulları) (Kızıl Ahmedlûler) adile anılmakta olan bu ailenin adının değiştirilmesini doğru bulmamışlardır.

Şimdiye kadar kullanılmamış olan bu tabirin son seneler içinde kullanılmağa başlanılmasında büyük bir isabet olmuştur. Çünkü bu ailenin soyadı, Şemseddin Yaman Candardan sonra gelen ahfadı tarafından, her zaman Candar olarak kullanılmıştır. Fakat nedense, tarihler buna dikkat etmemişlerdir. Bu tabire, vakfiyelerde ve kitabelerde çok tesadüf olunmuştur. Vakfiyelerin pek çuğunda, hatta İsfendiyar Bey için bile (İsfendiyar bin Candar) (........) tabirleri kullanılmıştır.

Binaenaleyh biz de bu aile hakkında hakikî adları olan Candar Oğulları adını kullanacağız. Candar Oğulları hakkında bu mukaddemeyi yapışım, okuyucuların İsfendiyar Oğullarile bu aileyi ayrı ayrı birer aile sanmamaları içindir.

7 Aralık 2018 Cuma

Kastamonu Şehrinin İsmi Üzerine

4. KASTAMA

Bu kentin günümüzdeki yeri ve adı üzerine çeşitli görüşler öne sürülmüştür. Ancak Hititler devrine ilişkin tarihi-coğrafya çalışmaları yapan araştırmacılaın Hitit kenti Kastama'nın günümüzde Orta Anadolu'nun kuzeyinde yer alan Kastamonu ili ile ilişkisine dair hiçbir kayıt ya da teklifleri yoktur. Hitit kenti Kastama'nın günümüz Kastamonu'su olduğu savını ilk defa Sedat Erkut ortaya atmıştır.

Yukarıda da değindiğimiz gibi araştırmalarımız sonucu elde ettiğimiz bilgiler Kastama kentinin Anadolu'nun kuzeyinde aranmasını gerektirmektedir. Bu gerek aşağıda gösterilen üç esaslı nedenden kaynaklanmaktadır.

a. İlk neden Kastama kentinin metinlerde Kaşka bölgesi içinde yer alan kentler arasında sayılmasıdır. Örnegin l.Amuvanda-Aşmunikal (1440-1420) kralı çiftinin Kaşka belasına ilişkin dualarında yer lan ve Bogazköy'ün kuzeydoğusunda olması gereken ülkeler ve kentler arasında ve Kastama'nın ülke olarak anıldığı görülmektedir. Söz konusu duada başkent Hattuşa'ya kurbanlık yollayan ülkeler ve kentler şu sıraya göre yer almaktadır:
Nerikka, Hursama, Kastama, Serisa, Himuua, Taggasta, Kammama, Zalpuua, Kapiruha, Hurna, Dankusna, Tapasaua, Tarugga, Ilahua, Sipidduua, Uashaia, Patalliia.

b. İkinci neden Hititçe ve koloni çağı çivi yazılı belgelerinde görülen  -ama ya da  -ma yer adı son eki özellikle Orta-Kuzey Anadolu'da, Kaşka bölgesinde kullanılan bir sonektir. Bu nedenle -ma son ekli söz konusu kentin bu bölgede aranması geregini ortaya çıkarmaktadır.

c. Üçüncü neden Kastama kenti ile Nerik kenti kültünün fırtına tanrısı arasında çok önemli ilişki vardır. Bu yuzden iki kentin birbirlerinden uzak olmadıkladırı bir kez daha ortaya çıkmaktadır.

Bütün bu bilgiler ışığında Hitit kenti Kastama'nķn Kuzey Anadolu'nun orta bölümünde aranması gerekmektedir.

Hiçbir zaman isim benzerliklerinden yola çıkarak lokalizasyon denemesi yapmak çok güvenilir değildir. Ancak bu çalışmada elde edilen veriler bizi Hitit kenti Kastama ile günümüz kenti Kastamonu'nun aynı yer olduğuna dair yukarıda görüldüğü gibi çok önemli ipuçları veldi.

Sonuç olarak Sedat Erkut Hititoloji araştırmacılarına yeni bir görüş, caydırıcı ve önemli bir seçenek ileri sürülmedikçe Hitit kenti Kastama'ın ile günümüz Kastamonu kentinin eşitliğine inanmaktadır.

5 Aralık 2018 Çarşamba

Alfabetik Okul Ansiklopedisi - Kaşkalar

KAŞKALAR ya da GAŞKALAR, İlkçağda Orta Karadeniz'de yaşamış yarı yerleşik bir topluluk. Yaşamlarına ilişkin bilgiler, Hitit yazılı belgelerinden öğrenilir. Hitit Devleti, kuruluşundan yıkılışına kadar bu yırtıcı toplulukla uğraşmak zorunda kaldı. Merkezi bir yetkiye bağlı olmaksızın bağımsız boylar halinde yaşayan Kaşkalar, bazen Hititlerin başkenti Hattuşa'ya (Boğazköy) kadar indiler. Hitit Kralı I. Murşili döneminde İÖ 1590'da Kaşkaların İç Anadolu'ya akınlar yaparak kentleri yağmaladıkları, Kral Hantili döneminde de kutsal Nerik Kenti'ni ele geçirdikleri görülür. Bu boyları askeri güçle durduramayan Hititler, Kaşka beylerine toprak bağışlayarak Hititlere dost bir topluluk haline dönüştürmeyi ve ekonomik açıdan Hitit ülkesine bağımlı kılmayı da denediler ve bunda da bir dereceye kadar başarılı oldular. Büyük Hitit Kralı Şuppiluiuma (İÖ 1380-1345), babası döneminde Kaşkalarla yapılan savaşlarda büyük yararlıklar gösterdi. Şuppiluiuma'nın saltanatı süresince de Kaşkalar zaman zaman Hitit topraklarına saldırdılar. Oğlu II. Murşili'nin de Kaşkalarla uğraşmak zorunda olduğu yazılı belgelerden bilinmektedir. II. Murşili döneminde Kaşkalar ağır bir yenilgiye uğradılar. kralları tutsak edildi. Muwatalli (İÖ 1310-1282). döneminde kardeşi lll. Hattuşili (daha sonra kral İÖ 1275-1250). Kaşka topraklarına yakın olan Hakmiş (bugün Amasya) Kenti'nde  hüküm sürerken, Kaşkaları sürekli yenilgiye uğrattığı gibi ellerinde bulunan kutsal Nerik Kenti'ni de aldı. Kadeş Savaşı'nı yapan Hitit Ordusu'nun askerleri arasında Kaşkaların da bulunduğu, Mısır Firavunu II. Ramses'in savaşı anlatan yazıtlarında söz edilir. Kadeş Savaşı nedeniyle III. Hattuşili Hakmiş'ten uzak kalınca, Kaşkalar kısa sürede bu bölgeyi yeniden ele geçirdiler. Savaş dönüşünde III. Hattuşili bir kez daha yenilgiye uğratarak yitirilen toprakları geriye aldı. III. Hattuşili'nin oğlu IV. Tuthaliya dönemine ait belgelerde Kaşkaların Hitit topraklarına birçok kez saldırdıkları, ancak fazla zarar vermeden püskürtüldükleri görülmektedir.

Mehmet Önder Atatürk'ün Yurt Gezileri - Kastamonu Bölümü

Atatürk, kurduğu Cumhuriyetin çağdaş medeniyette yerini alabilmesi için, devrimlerle bütünleşmesi gereğine yürekten inanıyordu. Cumhuriyet, ...