20 Ocak 2019 Pazar

Celaleddin Kötürüm Bayezit

Celaleddin Bayezit «Kötürüm»

1366 — 1385
Adil Beyin ölümünü müteakip yerine oğlu Bayezit geçti. Bayezit, Osmanlı tarihlerinde Kötürüm Bayezit adile maruftur.

Bayezit bey Kastamonu emirliğinde yirmi seneye yakın bir zaman bulunmuş ve hayatının mühim bir kısmını gerek Osmanlılarla ve gerekse diğer Anadolu beylerile mücadele ile geçirmiştir. O zaman, Osmanlı hükümetinin başında Murad I bulunmakta idi.

1380-1398 senelerinde Sivas ve Kayseri havalisi hükümdarı bulunan Kadı BUrhaneddin Ahmed'in târihi olan Bezmürezm bu muharebelerden bahsetmektedir. Bezmürezra’in verdiği malûmata göre, BUrhaneddinin rakiplerinden Hacı Şad geldi paşanın öldürülmesi üzerine yerine geçen oğlu Ahmet, BürhanEddinden intikam almak için Kötürüm Bayezitten yardım dileğinde bulundu. Bayezit de, oğlu Isfendiyarla, emîr Ahmede bir imdat kuvveti gönderdi. Fakat Bürhaneddin önce Ahmedi, sonra da Ahmetle birleşen İsfendiyar kumandasındaki Kastamonu askerini mağlûp etti. (1383)

Bu sırada Bayezidin diğer oğlu Süleyman Paşa babasına isyan etmiş ve Osman oğlu Murat I in yanına kaçmıştı. İsyanın sebebi şu idi: Bir arazi meselesinden dolayı Süleyman paşa kardeşi İskenderi öldürmüştü. Kötürüm Bayezit ise, çocuklarının içinde en çok Iskenderi seviyordu. Sevdiği oğlunun öldürülmesine fena halde kızan Bayezit, derhal Süleymanı aramış fakat ele geçirip te onun boynunu vuramamıştı. Fakat hırsını kendi kızı olan Süleyman paşanın hemşiresinden ve Süleyman paşanın kızı ile oğlundan yani torunlarından aldı, İskenderin kanına karşılık olarak, Süleymanın hemşiresini ve çocuklarını öldürdü.

Süleyman'ın da buna çok canı sıkıldı. Ve babasına isyan etti. Murat I'e sığınarak ondan yardım istedi. Ve orada eline geçirdiği kuvvetle Kastamonu'ya hücum etti. Babasını mağlûp ederek Kastamonuyu eline geçirdi. Bayezit, oğlu ile arasında geçen bu harp esnasında Kadı Burhaneddin ile bir sulh yaptı. Fakat oğlunun hücumuna mukavemet edemeyerek Sinoba kaçtı. Ve orada oturmağa başladı.

Osmanlı Murat I in Süleyman paşaya yardımdan maksadı, Kastamonuyu Osmanlı topraklan arasına sokmaktı. Murat I, kötürümün mağlubiyeti üzerine Süleyman paşaya bir oyun oynadı; kendisini bir hile ile Kastamonuda tevkif etti ve hapse soktu.

Süleymanın hapsinden haberdar olan Kastamonu halkından bir çoğu, Süleyman paşanın başına toplandılar. Ve Murat I in bu hareketini protesto ettiler. Murat I bu hareket üzerine Kastamonuda fazla oturamadı. Ve memleketine döndü. Dönerken de Bayezide haber göndererek Kastamonuda eline geçirdiği kaleleri kendisine bıraktı. Bunun üzerine Bayezit Sinoptan kalkarak kastamonu üzerine yürüdü. Süleyman paşa babasına mukavemet edemedi. Kastamonuyu babasına terkederek uzaklaştı. Murat I bu defa da Süleyman paşaya bir elçi gönderdi, bir çok hediye behiyelerle ve pek çok vaitlerle kendi tarafına çekti. Hattâ kendi ailesinin kızlarından birini de Süleyman paşaya nikahladı( Bu kız, Sinopta hükümet civarında Aynalıkadın türbesinde medfun Orhan beyin oğlu ve Bolayır kahramanı Süleyman paşanın kızı Sultan hatundur). Hatta Kastamonudaki kalelerden birini de kendisine taviz suretile vererek Süleymanı tekrar babasının başına musallat etti.

Bayezit bu sıralarda hastalandı, Sinoba gitti. Biraz oturdu ve orada öldü. (787 H — 1385 M)
Bayezidin medfeni Sinopta Alâeddin camii içindeki türbededir.

Meşahirülislam Bayezit bey için, “kesreti şecaat, rezaneti akıl, isabeti tedbir, hizmü ihtiyat, şöhreti azim gibi hasais ile muttasıf bir emin celâdet semir idi“ diye yazmaktadır.


Kötürüm Bayezid'in mezhep itibarile alevi olduğu da anlaşılmaktadır. Bu hususta İsmail Hakkı Uzunçarşılı “Türk tarihinin ana hatları - Anadolu beylikleri“ müsveddelerinde şu malumatı vermektedir: “1361 de meddah mahlâslı mevlevi Yusuf isminde bir şairin kötürüm Bayezit namına Şii ulemasından Ebu Mihnef'ten naklen makteli Hüseyin adile tercüme eylediği Hüseyin bin Ali'nin şehadetini tesvir eden üç bin küsur beyitli bir mesnevisi vardır. Bu, Candaroğullarının aleviliğini göstermek itibarile mühimdir. Bu vesikanın mühim olan cihetlerinden birisi de kötürüm Bayezidin Kastamonu emirliğine geçmesi tarihidir. Bu mesnevi 1361 de yazılmış olduğuna göre, Bayezıdin bu tarihte emir bulunduğu anlaşılmaktadır. Halbuki biz, yukarıda Adil beyin emaretinden bahsederken, onun 1366 tarihinde olmuş olduğunu yazmış, ve vefat tarihinin belki de aynı senede, yahut da birkaç sene evvel olması lâzımgeldiği mûtalcasında bulunmuştuk. Şu hale göre, bu mesnevi tarihini sahih bir tarih olarak kabul edecek olursak, Âdil beyin 1361 de veyahut ondan evvel öldüğünü, Bayezit beyin de ya bu tarihte veyahut daha evvel emir olduğunu kabul etmemiz lâzım gelmektedir. İsmail Hakkı Uzunçarşılının bu tarihi yanlış olarak aldığını hiç bir zaman iddia edemeyiz. Yalnız burada düşünülecek bir nokta vardır. O da, bu mesnevinin Bayezid'e, emirliği zamanında mı, yoksa veliahtliği zamanında mı yazıldığıdır. Bu mesneviyi ve buna ait olan kısmı maalesef görmemiş olduğumuz için, bu cihet hakkında kat’î bir mütalâa yürütmemize bittabi imkân yoktur.

2 yorum:

  1. Alevilik iddiası son derece temelsiz, asılsız ve saçmadır..

    Türkler en baştan beri Hz Ali'yi, Ehli Beyt'i gercekten çok sevmiş, çok hürmet etmislerdir. Bu sevgiyi Peygamberimize ve dinimize bağlılığın bir göstergesi olarak görmüşlerdir.
    Ehli Beyt ve Hz Ali sevgisi Ehli Sünnet inancında, ahlakinda da son derece on önemlidir.
    Bu sevgi ve bağlılık siyasi ve dini bir hareket olan şiilige/Alevilige bağlanamaz.
    Selçuklu ve devamı olan tüm Anadolu beylikleri inanç sistemi olarak ehli sünnet itikadına bağlıdır.
    Hatta Candaroğulları bu konuda zirvedir ki bu gün bile Candaroğulları havzasinda Alevi-Şii inancında köy bile yoktur..

    YanıtlaSil
  2. Bir şiir kitabını, mesneviyi tercüme ettirdi diye bir beyin Şii/Aleviligine hükmetmek o kadar komiktir ki..

    Batılılar aydınlanma çağlarında başta Kur'an olarak pek çok İslam'ı eseri tercüme ettiler diye müslüman oldular mı demeliyiz?

    YanıtlaSil

Mehmet Önder Atatürk'ün Yurt Gezileri - Kastamonu Bölümü

Atatürk, kurduğu Cumhuriyetin çağdaş medeniyette yerini alabilmesi için, devrimlerle bütünleşmesi gereğine yürekten inanıyordu. Cumhuriyet, ...