21 Ağustos 2018 Salı

Paflagonya Tek Parça

PAFLAGONYA DEVRİ

Eti imparalorluğunun inkırazını müteakip, onlarla beraber veyahut onlardan sonra Önasya'dan gelmiş ve Etilerin himayesi altında Küçük Asyanın muhtelif yerlerine yayılmış olan Türk kabileleri, yerlerinde müstakil birer küçük devlet haline gelmişlerdir. Bu Türk kıbileleri Firikyalılar, Bitinyalılar, Lidyalılar, Paflagonyalılar, Muşhiler, Komgenler'dir. Bu Akvam Anadolu kıt'asının en eski sakinleri olan Etilerin üzerine gelmişler ve onların imparatorluğunu, devletlerini, hatta bütün içtimai teşkilstlarını inhilâl ettirmişlerdir. Bu kavimlerin hepsine, Trak kavmi denilmiştir. Paflagonyalılar da. Trak kavmine mensup olduğu cihetle onların da bir Türk kabilesi olduğu artık tahakkuk etmiştir.

Hudut:

Paflagonya kıt'ası, şarkın Kızılırmak (Halis), garben  Sakarya nehirleri, cenuben Firiçya ve Galatı memleketlerile mahdut idi. Şimalde, Karadeniz bulunuyordu. Yani şimdiki Kastamonu, Sinop, Çankırı, viliyetlerini tamamile, Samsun, Bolu ve Zonguldak villyetlerinin de bir kısmını ihtiva ediyordu.

İstilâlar:

Paflagonya, kendi varlığı derecesinde müstakil bir devlet halini almağa başladıktan pek az bir zaman sonra, bir çok îstilâlara maruz kaldı ve asırlarca Paflagonya toprakları üzerinde yabancı hâkimiyeti hüküm sürdü.

Firikya istilası:
Firikyalılar, Milâddan Önce 1555 senesinde Küçükasyayı, Boğaziçi'nden Antitoros’lara kadar işgal ettiler. Ve bu meyanda Kastamonu ve havali­sini de işgalleri altına almış oldular, ki bu istilâ, Eti İmparatorluğunun inkırazından sonra, bir istiklâl kudreti gösteren Paflagonya için ilk felâ­ket sayılır. Bu felâket te bir hayli zaman devam etmiştir. Bir müddet müstevli halde kalan Firikya hükümeti, Udya ve Kimri (Kimer)lerin taarruzu ile karşılaştı. Ve VII inci asırda Kimriler bütün Ka­radeniz sahilini ve dolayısile Kastamonuyu işgal eylediler. Ve Milâttan önce VI inci asırda Fırikyalıların inkırazına sebep oldular. Bu havali de ondan sonra Lidyalılann eline geçti. Halbuki Lidyalıların asıl merkezi Menders Gedis vadileri idi.

Lidya istilâsı:
Lidya hükümdarlarından Giges; idare ettiği mahirane siyaseti yüzün­den Lidyayı zamanın en mühim bir ticaret merkezi haline getirdi. Bu meyanda Sinop, Karadeniz cihetinde ikinci derecede bir ticaret mahreci, Kastamonu da o mahrece giden yol olmak itibarile, Lidyanın en ehem­miyetli birer mevkii halinde bulunmuştur.

Gigesin büyük emel ve itina ile kurduğu itilâf ve muvazene siyaseti, Kimri ve Trakların bir kasırga gibi Anadoluyu saran istilâlarile altüst oldu. Ve nihayet Kimrilerle İraklar Paflagonyayı merkez edindiler ve etrafla muharebelerine devam ettiler. (Milâttan önce 660) ve Lidta hükümdarı Giges ile yaptıkları muharebede mağlûp oldular. Giges, Kimri­lerin reislerinden ikisini zincire vurarak Ninura'ya yolladı.

Aradan az bir zaman geçince, mağlûp vaziyette bulunan Kimriler başlarına mahir ve muktedir bir kumandan olan Toktamış'ı geçirdiler. Toktamış Lidya üzerine bir intikam hücumu yaptı ve Lidya hükümdarı Giges bu meydan muharebesinde öldü. (Milâttan önce 652) Toktamış tarafından istilâya uğrayan Lidya yağma edildi. Ve Kimriler Şart şehrine girdiler. Hatta Efed ve Menderes’e kadar yürüdüler.

Toktamış, bilâhara, Asur üzerine yürümek için Kilikya'ya gitti. Ora­da muharebe hazırlığı yaparken Asurların hücumuna uğradı, mağlûp oldu ve öldü. (Milâttan önce 650)

Kimriler, bu mağlûbiyetten sonra bir daha Paflagonya'ya dönmediler, cenuba çekildiler; Suriye ve Mısır içlerine doğru dağıldılar.Bu suretle Paflagonya yine Lidya idaresi altına geçti ve hayli zaman Lidya idaresi altında kaldı. Bilâhara Lidyanın şahin krallarının so­nuncusu olan Kresüs devrinde, Lidya hakikî bir refah ve itilâ devri halinde kaldı. (Milâttan önce 564-561). Ve Paflagonya, bu sırada Krezüs hükü­metinin şark hududunu teşkil etti.

İran istilası:
Krezüs, sulh ve refah içinde vaktini geçirir dururken, bir gün Iran Hükümdarlarından Keyhusrec (Kuruş) in taarruzuna maruz kaldı.

Krezus ordularile İran orduları arasında vukua gelen muharebede Lidyalılar mağlûp oldular. Ve Kurusun ordusu, bütün Lidya, Misya ve bu meyanda Paflagonyayı da işgali altına aldı. Bu suretle Paflagonya bu defa da Iran idaresine geçti.

Dara zamanında, Paflagonya, üçüncü Satraplığın bir kısmı oldu.

İskender istilâsı:
Paflagonya, İran istilâsından sonra bir de Yunan istilâsına uğradı. Hududunu Anadolu sahiline kadar uzatan, İran devletinin vaziyetini, kendi vaziyeti için iyi bulmıyan Makedonyalı İskender topladığı büyük bir ordu ile İran'a harp ilân etti; ve İran ordusunu mağlup ederek Anadoludan çıkardı ve istilâ ettiği yerleri, zaptettiği memleketler sırasına soktu. (Milâttan önce 330)

İskender, bu seferinde bir çok araziyi işgali altına aldıktan sonra Firikya üzerine de yürüdü, orasını zaptetti. Tordiyen Düğümünü yardı ve Paflagonya ile Kapadokya yı da zapt ve istilâ etti.


Müstakil Paflagonyanın kuruluşu:

Büyük Iskenderin ölümünden sonra (Milâttan önce 323) Anadolu kıtası kumandanlar arasında bir taksime uğradı. Paflagonya da Kumandan
Ömen in hissesine düştü. Kumandan Ömenin,Paflagonyayı idare ederken, Kapadokya havalisine yerleşen Amigon ile andan açıldı, PaflagonyalılarIa Kapadokyalıların arasında vukua gelen harpte Ömen maktul düştü,
Paflagonya, bu defa da Antigonun eline geçti. Fakat çok geçmeden Antigon ile Selefgüs arasında bir ihtilâf çıktı, yapılan muhasebede Setefgüs de Antıgonu mağlup etti ve öldürttü. (Milâttan önce 301)

Bu vak'alardan sonra, artık Paplagonyaya tecavüz eden olmadı. Paflagonya da rahat bir nefes aldı ve bu sırada teşekkül edan diğer
Anadolu hükûmatlari gibi o da mecmu heyetile müstakil bir devlet şeklini aldı. (Milattan önce 301)

Paflagonyalıların Menşeleri:
Paflagonyalılann menşeleri hakkında bir çok müellifler mütalea yürütmüşler, fakat hiçbirisi de esaslı bir malûmât vermek imkânını bulamamışlardır.

Hatta bu gün, kavim isimlerinin de ne olduğu belli değildir. [1]Thiodor Reinach göre, Paflagonyalıların Asyaya muhaceretleri, herhalde Trakların muhaceretinden daha evveldir. Katalogue des Vaisseaur, Asyadaki Trakların bilmediği halde Parthenios (Bartın) çayı kenarlarında oturan Paflagonyalılan bilhassa kaydeylemektedir. Ve Paflagonyalılar, nara
larını Acemlerden alan ve asılları binnisbe yeni ve karışık bir kavim olan Kapadokyalılardan daha evveldirler. O zamanlar8 Paflagonyalılar, Enetlerle birlikte aşağı Kızılırmağın sağ taraf sahilleri boyunca yerleşmişlerdi.

İlyada, Enetlerden bahsetmemekle beraber, muhaceret suretile gelen Paflagonyalıların şefleri Plyemene (Plemen)nin idaresinde meydana
çıktıklarını ve sonra ikiye ayrılarak birisinin Amasra ya yakın olan Egialos civarındaki köye yerleşerek orada kadim Coucon (Kukon) ve Mariyanis kabilelerinin yerlerine yerleştiklerini, bir kısmının da Truca Muharebesinden sonra, Adriyatik sahillerine hicret eylediklerini yazmaktadır. [1]

Paflagonyalılar, Truva muharebesinde şefleri olan Plemenin kumandası altında Yunanlılara karşı Truvalılara yardım etmişlerdir.

Humer, Paflagonyalıları, Piriyam'ın imdadına gelen kavimler arasında sayıyor. O vakitler Paflagonya, ester cinsinin iyiliklerile şöhret almıştı. Şarl Tdksiye ye göre, Paflagonyalılar Mısırlı bir ırk olarak buraya ismi verilen Paflagon un babası ve bu kıt'ada ilk defa tavattun eden
Phinće (Fine) tarafından getirdiklerini iddia ederlermiş.
Bir kısım müellifler, Paflagonyalıların Enetlerle hısımlıkları olduğuna göre kendilerine, Sit (İskit) neslinden madut nazarile bakılacağını yazmaktadırlar.

Şarl Teksiyeye göre, Sitler, Truvanın sukutunu müteakip Adriyatik körfezi sahillerine gittiler ve orada Veneliler in büyük cedlerini teşkil ettiler. Ari bir kavim olan Paflagonyalıların, hiç bir müellif; “Sam neslidir»diye iddia etmemiştir. Bütün bunlardan Paflagonya sekenesinin, Halis
nehrinin garp tarafında sakin olan bütün kavimler gibi, Trakyalı bir nesilden oldukları artık tahakkuk etmiştir.

Paflagonyalılar Nasıl bir Kavimdi?

Paflagonyalılar, kavi, kaba ve cesur bir kavimdiler. Müthiş ve müfrit bir istiklâlci idiler, istiklallerini kaybetmekten çok korkarlardı. Bir
taraftan hücum ve yok edilmek tehlikesini sezdikleri zaman, hemen anarşi ve hürriyet âdetlerine dönerler ve mücadeleye başlarlardı. Paflagonyalıların bu yurt severlikleri yüzünden İranlılar, bu hıttayı tamamile zabıt ve rabıtlan altına alamadılar. İskender dahi büsbütün kendisine ramedemedi.

Şarl teksiye, «Ezminci kadimede Paflagonyalılara en kaba adamlar nazarile bakılır ve bütün kavimlerin en arsız ve nefrete şayan olanı sayılırdı» demektedir. [2]

Krenefonsa göre, Paflagonyalılar kuvvetli, sert, avcı ve çoban bir kavimdiler. Millî serbestilerine ve eski âdetlerine çok bağlı idiler. Fakat askeri meziyetleri eski zamanlardan beri sukut etmişti.

Paflagonyalılar çok iyi ata binerlerdi. Paflagonya süvarileri, çok meşhur süvarilerdi. Anadolu, İranlıların eline geçtiği zaman; yanlarına aldıkları Paflagonyalı süvariler, İran süvarilerinin şöhretini arttırmıştı.

Teodor Reynak, Paflagonyalıları vehham, tembel, kısa fikirli ve kandökücü olarak tavsif etmekte ve Paflagonyalı esirlerin Yunanistan'da fena şöhretleri bulunduğunu ilave etmektedir. [1]

Lusiyen, Paflagonyahların karakteri hakkında hayli malûmat vermiştir. [2]

Paflagonya Dili:

Şarl Teksiye, Paflagonyahlar8n Truva harbinden sonra bu kıtaya yerleşip Kapadokya lisanını konuştuklarını yazmaktadır.

Teodor Reynak, Mitridat Opatorunda; Paflagonyalıarın daha önce yerleştiklerini, Acemlerden namlarını alan Kapadokyalıların karışık ve asılları nisbeten yeni bir kavim olduğunu yazmasına bakılırsa, Paflagonyalıların yerleşir yerleşmez Kapadokya lisanını kullanmaları işini, ihtiyatî bir kayitle telekki etmek lâzım gelir.

Bu gün Paflagonya lisanından elimizde hiçbir şey kalmamıştır. Yalnız kalan tek bir kelime vardır; o da keçi manasına gelen Gangra (Çankırı) dır. Bir de Ankara manasına gelen Ankiri vardır.

Paflagonyalıların Dini:

Paflagonyalılar, Firikyalı Sabaziyos mezhebini andırır bir natüratisttiler. Bir çok yerlerde büyük mabetler inşa etmişlerdi [3]. Paflagonyalılara göre, kış, allahı zincirbent eder; ilkbahar onu kurtarırdı. Mabetleri Olgassys (Ilgas) dağından getirilen alelade taşlardan yapılmış bir yuva
idi. Burada taptıktan puta Hades derlerdi. Bunun Mısır krallarından Ptolémié Soter in Serapis mabedine koymak için aradığı Yunanlılaşmış
Paflagonya ilâhı olduğu tahmin edilmektedir [4].


Paflagonya Şehirleri:

Muhtelif müellifler, Paflagonya şehirlerini şu suretle kaydetmektedirler: Amastris (Amasra), Teiyum (Sinop), Pompeiopolis (Taşkökrü),
Cermanikopolis [1].

[1] Kadim Cermanikopolis şehrinin bugünkü mevkii hakkında muhtelif müelliflerin birleşmedikleri görülmektedîr:
Makdonal Kimeiri nin (Asya seyyahatı vekayinamesi)nde kadim jermanikopolis şimdiki Kastambolu, Kastamonudur.

Maner’e göre, Kadim Sara Şehridir.

M. Henni nin Manuel de Numismatique Ancienne inde Çankırı'dır.

Batlamyos un Ayasofya Kütüphanesindeki Coğrafyasının haritasında Germanikopolis yahut Yermanikopolis, şimdiki Boyabat yerinde gösterilmiştir.

Yalnız, Paflagonyanın asıl merkezi neresi idi, bugün henüz malûm değildir. Bir kısım müellifler, merkezin Amasra olduğunu, bir kısmı da
Gangra (Çankırı) olduğunu söylemektedirler. Bugün, Safranboluya tabi, Ulus adını taşıyan yerdeki eski eserlere bakılırsa, Paflagonyanın İlk
merkezinin Ulus olduğuna muhakkak nazarile bakmak lâzımdır.

Amasranın İskenderden sonra yapıldığına bakılırsa, Paflagonya merkezinin, Romalılardan önce Amasra olduğunu ve sonra başka bir hüküm dar tarafından merkezin başka bir yere; belki de Gangraya kaldırıldığını kabul etmek doğru olur.

Amasranın, bugün asıl yeri belli değildir. Şimdiki Amasra Kromna,Seram, Teium (Filyas) [3] adlarındaki üç şehrin yıkılarak yapılmasından :
hasıl olmuştur.

Bu havali, eski Cografiyunca, Milet müstemlekesi  idi ve evelce Dinastların hükmü altındaki mamur ve mühim Herakle şehrine aitti. Adaların neslinden Prens Amastris, Heraklenin müstebit hâkimi Denis ile evlendi. Sezam, Kiteros, Kromna ve Teium şehirlerini yıktı ve ahalisini yeni şehre
topladı ve bu yere de Amastris adını verdi. [4]

Yunanlılar Sinop şehrinin kuruluşunu Argonot Otokilos a isnat etmişlerdir. Sonra Milezinenler bu yerin güzelliğini ve içindekilerin zaafını görerek hâkim oldular ve dışardan muhacir getirdiler. Harmen adını taşıyan küçük kasaba, Sinop’un garbinde idi. Daima az gemi uğrayan bu ehemmiyetsiz şehrin mevkii bugün belli değildir.

Paflagonya Kralları ve 200 senelik vukuat:

Paflagonyalıların ilk şefleri Plemendir. Kendilerinin ilk Anadoluya gelişleri Plemenin kumandası altında olmuştur. Bu sebepledir ki Paflagonyada saltanat süren krallara  Pylauemenes derlerdi. Plemenlerin ne kadar saltanat sürdüklerinin meçhul olduklarını yazar. [1]Tarih, Paflagonya hükümdarlarının en meşhurlarından bir kaçını tesbit etmiştir. Bunlar, Milâttan 179 sene önce hûkum suren Morzios, yine milâttan 131 sene önce hükümdar olan Plemen ve yine milattan 121 yıl
önce ölen hükümdar Plemen II bilhassa zikredilebilir.

Gerçi Plemen adında başka bir hükümdar gelmişse de, bunlar Paflagonya tarihinde mühim roller oynayamadıkları için tesbit edilememiştir.

Paflagonya Topraklarının hususiyeti:

İskenderin ölümüne kadar muhtelif istilâlara maruz kaldığını yukarıki kısımlarda evvelce bildirdiğimiz Paflagonya, istiklâlini ilân eyledikten sonra da bir çok hükümdarların hırs ve tamalarım tahrik eylemiştir. Paflagonya küçük bir kıt'a olmakla beraber, ona sahip olmak istiyenler pek çoktu. Komşu hükümdarların pek çoğu memlekette her zaman iğtişaşlar çıkarmak için rastgele tahriklerde bulunuyorlar ve Paflagonyayı parçalamak ve bu suretle kolaycacık zabtetmek istiyorlardı.

Paflagonya arazisi, dağlık olmakla beraber kuvvei înbatiyece Kızılırmağın şark tarafındaki araziden aşağı kalmıyordu. Bahusus, daha sonraları Romalıların donanmalarına vucut veren nihayetsiz ormanları ihtiva ediyordu. Paflagonyanın sahibi bulunduğu ormanlar Bitini ile birleşerek ta Olp a kadar uzanan bir ağaç denizi halinde idi.

Bütün bu sebeblerden Paflagonyanın düşmanı çoktu. Fakat arazisinin — teşekkülü İktizası — dağlık olması, yabancı İstilâlarını büyük bir müşkülâta maruz bırakacak vaziyette idi.

Birinci Mitridatın Paflagonyaya yaptığı tesirler:

Paflagonyalılarda istiklal ve hürriyet fikri,
bilhassa Kumandan Ömenin ölümünden sonra daha çok kuvvetlenmeğe başladı.

Tarihte ilk defa Pont kralı unvanını alan sahte Esmerdis i imha eden hükümdar Mitridat Kıtısdes, Ömenin Antigon ile yaptığı harpte Ömenin tarafını İltizam etmiş, fakat Ömen muharebede ölünce Kıtısdes de Paflagonyada llgas dağı geçidindeki Kimyata kalesine çekilmişti.

Ömen öldürüldükten sonra, onun hissesi olan Paflagonya ve Kapadokyayı ve ondan sonra da bütün Anadolu ve Suriyeyi zabt, Batlamyos, Selefgüs, Lizimahos ve Ksandarı mağlup ederek Asya Hükümdarı olan Antigon, Paflagonyalılara karşı bir hayli zalimane hareketlerde bulunmuştu.

Kıtıstes, çekildiği Kimyata kalesinden mütemadiyen Paflagonyalılara istiklâl ve hürriyetlerine kavuşmaları için telkinlerde bulunuyor ve onları durmadan teşvik ediyordu. Kıtıstes bu hareketile aynı zamanda elinden alındığı Pont ülkesine tekrar kavuşmak istiyordu.

Mitridat Kıtıstes'in devamlı tahrik ve telkinleri yüzündendir ki Paflagonyalılar, Serhas le ittifak etmek cesaretinde bulundular ve onlara yardıma asker de verdiler. Fakat yine müfrit istiklâl ve hürriyet emelleri yüzündendir ki, İrana olan tebaiyetleri muvakkat oldu, ve yine diğer bir sülâleye tabi oldular. Bu sülâle, bazı eski müclliflerce Suriyeli kadim cinse mensup addedilmiştir. Halbuki, bu yeni sülâle de İranlıların yalnız boyunduruğuna girmek değil, Lokossiriler le de karıştılar ve onların hükümetini kabul ettiler.

Bütün bu vukuatla Mitridat Kıtıstes'in siyaset politikası, büyük müşkilatla karşılaşmış oldu. Paflagonyalılar, kendisini büyük bir aşk ve şevk ile takip ettiler, ve tavsiye üzerine yeniden anarşi ve hürriyet davalarını tahakkuka koyuldular. Mitridat Kıtıstes bu fırsatlardan istifade etti, ve bütün bu kavimleri hükmü altına almağa muvaffak oldu. Fütuhatını Halisin şarkına kadar götürdü, ve bütün bu havalide 36 sene hükümdarlık etti; 88 yaşında olduğu halde öldü.

Pont Hâkimiyeti Altında Paflagonya:

Kıtıstes'in ölümünden sonra, Paflagonya bir asır kadar huzur ve sükûn içinde yaşadı. Bir müddet sonra, yine sağdan ve soldan hücumlara
maruz kaldı.

Milâttan önce ikinci asım birinci rub'unda, siyasi taksimat dolayısile parçalanan Paflagonya, komşusu Galatya gibi mahvolacak bir vaziyete
gelmişti.

Beşinci Mitridatın oğlu Fernak Çanakkale boğazını elde ederek nüfuzunu Trakyaya doğru yürüttü. (Milâttan Önce 176)

Bu sırada Paflagonyanın sahil ve Amnias mıntıkası Ponta verildi. Garp taraftaki bir kısım arazi Bitinya tarafından zaptedildi. Ayrıca içerde
bazı müstakil küçük beylikler de meydana çıkmağa başladı.Galatyalılar tarafını İltizam eden bu küçük Beyliklerden birisinin başında olan Morzios, Furans muharebesinden sonra Gangra (Çankırı) dan harekete geçti, ve bütün Paflagonyayı hükümeti attında topladı.

Morzios'un halefi, Plemen oldu.

Plemen, Roma müttefikleri arasında bulunuyordu. Aristonik harbi nin sonunda memleketi Mitridat Etergtl e vasiyet etti. Fakat variyetinin yerine getirilmesi, Romalılar tarafından menedildi.

Mitridat Opatorun seyahati esnasında Paflagonya içerileri, birbirine rakip bir takım beyler arasında parçalandı. Bu karışıklık, Paflagonyanın parçalanmağa başlamasına bir alâmetti. Fakat memleketin dağınık olan teşekkülü iktizası dolayısile yabancı istilalarının büyük müşkilâta maruz kalacağı şüphesizdi. Milâttan önce 140 senesindeki saray faciasından sonra, Mitridat Opator, Bitinya Hükümdarı Nikomet ile bir ittifak yaptı.. Mitridat, Kimberlere gizli sefaret gönderdi; kışın askerlerini manevralarla meşgul etti ve ilk baharda müttefiki ile birlikte Paflagonya üzerine hücum, bütün Paflagonya arazisini zabt ve aralarında taksim ettiler. Her iki müttefik, Paflagonyadan kendi topraklarına hudut olan yerleri aldılar; Paflagonyanın şark hudutları Ponta, Garp kısımları da Bitinyaya bağlandı.

Romanın Paflagonyayı Himayesi:

Memleketleri ellerinden alman Paflagonya Beyleri, Romaya şikâyette bulundular. Sit Beyleri Scibir in oğulları Mitridatın bu istilâsından şikâyet için daha evvei Romaya gitmişlerdi.

Gerçe Sitler, Romalılara taraftar değildiler. Fakat, Pont kralının fütuhatını da hoş görmüyorlardı.

Romanın Mitridata Karşı Giriştiği Mücadele:

Roma, vaziyetin fenalığını düşündü. Bu istilâ, kendileri için de bir tehlike teşkil edebilirdi. Derhal işe müdahaleye lüzum hissedildi. Sena o zamanın usulüne uygun olarak mahallerine bir hey’et göndermeğe karar verdi; statükonun muhafazası için kralları davet etti.

Mitridat Opatör, Paflagonyanın ve bilhassa Gangra (Çankırı) nın kendisine irsen aid olduğunu İddia etti, ve ortaya koyduğu bir şartla Paflagonyayı meşru sahibine geri vermeğe hazır olduğunu bildirdi. Sonra da gayrı meşru çocuğunu, Plemen adı ile, Paflagonya kralı Hân etti. Konsül Mariyüs, Mitridattan, muahedeler mucibince Kimber'ler aleyhindeki sevkulceyşinin geri alınmasını istedi. Mitridat bunu mûstebziyane karşıladı, ve artık kendisinin askeri olmadığını bildirdi.

Roma komiserlerinin gözü önünde ve onların tehditlerine rağmen iki kral, Galatyayı da işgal eylediler, ve himayelerini orada da kurdular. Bu suretle Mitridat Bütün kavimleri hükmüne tabi kıldı, ve Fütuhatım Kızılırmağın şarkına kadar götürdü. Ordan da Romalılara meydan okumağa başladı.

Pont Ve Paflagonyanın Romalılar Tarafından Zaptı:

Romanın buna çok canı sıkıldı, ve Senato, Pont arazisi üzerine, General Lüküllüs ü gönderdi.

Lüküllüs, Marmaraya geçerek Paflagonya sahillerine asker çıkardı ve burada karşılaştığı Mitridatın ordusunu bozdu ve onu kaçmağa mecbur etti. (Milattan önce 72)

Lûküllüs, kış bastığı için fazla ileri gitmedi. Kışı olduğu yerde geçirdi. İlkbahar gelince Pont üzerine yürüdü. Mitridat’ın ordusu tekrar bozuldu ve darma dağın olarak kaçtı. Romalılar, bu iki muvaffakiyetten sonra, Pont hakimiyeti altında bulunan Paflagonya ve Pont havalisini yağma ettiler. Hatta ahaliden pek çok esir alarak onları pazarlarda çok ucuz bir fiatle sattılar.

Lûküllüs, Ermenistana kaçan Mitridat’ın peşini bırakmadı; onu takip edenLûküllüs, bu vakadan sonra bir müddet Kapadokyada kaldı. Ermenistan kralı Dikran a müracaat ederek kendisine iltica eden Mitridat’ı teslim etmesini istedi. Dikran, Mitridatın teslimine razı olmadı. Bu yüzden Lüküllüs ile Dikran'ın arası açıldı. Lûküllüs ordusu bu defa da Ermenistana hücum etti. Roma ordusu Dikranın ordusunu da mağlûp etti. Ermenistan da zaptedildi.

Bu sırada Senato, Lüküllüs ordusunun itaatsizliği hakkında yanlış raporlar almakta idi. Bu yüzden Lüküllüs geriye çağırıldı. Yerine az zaman evvel Konsüllükten ayrılan Pompe gönderildi. Pompeye, Mitridata karşı açılan harbin idaresine nezaret etmek, istediği gibi ittifak ve muahede yapmak selâhiyetleri verildi.

Pompenın Anadoluyu vilâyetlere taksimi:

Pompe, Lüküllüsün zaferlerinin semeresini topladı. Zaptolunan müstahkem mevkilerin çoğu, maiyeti tarafından tahrip edildi. Kuyulara büyük kayalar atıldı. Zafer bu veçhile tamamlandıktan sonra Milâttan önce 64 senesi ilkbaharında Pompe, Amisos (Samsun) da krallara mahsus bir meclis topladı. Burada müttefiklerine mükafatlar dağıttı. Lüküllüs’ün vaitlerine hiç kulak asmadı, ve Senatonun tasdikine iktiran etmek üzere Pont krallığı ile mülhakatının siyasi vaziyetini tesbit etti. Eski Plemenitler in haleflerinden biri olan Atal a Gangra İle beraber iç Paflagonyayı, Aristak isminde birisine Gürcistan'ı verdi. Tolistoböyen lerin reisi olan Dejatoros a  Gazelonitid ile birlikte küçük Ermenistan krallığını ve Salip ler, Tibaren ler kıt'alarını, Farnasi (Giresun) Trebizonde (Trabzon) şehirlerini verdi. Damadı Brogitaros a Mitradation kalesini verdi. Arkelaos a Komana Başrahibi unvanı ile hükümdar ve 60 stat arazi bahşeyledi. Geriye kalan diğer Pont, Paflagonya ve Bıtinya arazisinin on bir şehrini de Roma valilerine terketti.

Roma valilerine verilen bu on bir şehir şunlardı:

1 — Kızılırmağın garbinde Amnias tarafından yeniden kurulan Pompeiopolis (Taşköprü)

2 — Kızılırmak ile Yeşilırmak arasındaki Yenişehir  Neapolis (sonraları Fazemon) (ihtimal Merzifon dur) Amasya, Zela (Zile) ve Megalopolis (Kolupen ve Kaminen)

3 — Liköz havzasında 66 harbinin zafer yeri olan mahalde kurulan Nikopolis, Kabira yerinde kurulan Diyospolis, eski Opatoriya yerinde kurulan Manyopolis

4 — Ve nihayet sahil yolunda Amisos (Samsun) Teium (Sinop) ve Amastris (Amasya)

Bütün bu vak'alardan sonra, Paflagonya, Romaya tâbi bir eyalet hâlini aldı, ve Paflagonya hükümeti de ortadan kalkmış oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Mehmet Önder Atatürk'ün Yurt Gezileri - Kastamonu Bölümü

Atatürk, kurduğu Cumhuriyetin çağdaş medeniyette yerini alabilmesi için, devrimlerle bütünleşmesi gereğine yürekten inanıyordu. Cumhuriyet, ...