5 Mart 2019 Salı

Şehit Şerife Bacı


 Şehit Şerife Bacı

Şerife Bacı, 1921 yılının Aralık ayında, İnebolu’dan kağnısına yüklediği cephane ile yola çıkmıştır. Yanında kundağa sarılı, henüz birkaç aylık bir kızı da vardır.

Şerife Bacı, kafiledeki diğer arabalarla; soğuk, kar ve tipi altında yoluna devam etmiş ve ancak Kastamonu Kışlası önlerine kadar gelebilmiştir. Yetkililer, kafileden ayrılan ve bir arabanın yolun kenarında beklediğini görerek yanına varmışlardır. Gördükleri manzara, onları son derece üzmüştür. Şerife Bacı, kundaktaki çocuğunu mermilerin arasına yatırmış ve üstündeki yorgan parçasını da onların üzerine örtmüştür. Genç kadın, elinde üvendiresi olduğu halde; belki yorgunluktan, uykusuzluktan belki de açlıktan, cephanelerin üzerine doğru abanmıştır. Hava şartları ile beraber, üzerindeki giyeceklerin de yetersiz olması nedeni ile soğuktan donarak şehit olmuştur.

Olayı görenler, şehit kadını kollarından ve ayaklarından tutarak kaldırmışlardır. Bu sırada, cephanelerin arasından, kundağa sarılmış bir kız çocuğunun ağlayan sesi işitilmiştir. Bu olaya tank olan Rıfat Çavuş ve Cemil Çavuş; bu kahraman anayı ve ağlayarak meme isteyen kundaktaki kız çocuğunu yüne arabaya yerleştirmişler ve hemen yola koyulmuşlardır. Ancak kağnıya koşulu öküzler aç ve çelimsiz oldukları için arabayı çekememişlerdir. Bunun üzerine Rıfat ve Cemil çavuşlar, arabaya koşularak öküzlere destek vermişler ve bu şekilde Fırka önüne kadar gelebilmişlerdir.

Bu acıklı manzarayı gören Miralay Osman Bey, arabanın başına gelmiş, bir dakikalık saygı duruşu yaptırmış ve gözyaşlarını tutamayarak ağlamıştır. Osman Bey, burada yaptığı kısa konuşmada: ‘’Türk kadını, dünyada emsali bulunmayan kahraman bir anadır. Öyle bir anadır ki, tarihte nice kahramanlar, cihangirler doğurmuştur. Arkadaşlar, Millî Mücadele’yi kazanacağımızın en büyük misali işte önümüzde; biri ölü biri diri yatıyor.’’ Demiş ve üzüntüsünden daha fazla söz söyleyememiştir.

Bundan sonra, kundaktaki kız çocuğuna süt anası ve Şerife Bacı’ya da Belediye’den kefen sağlanmıştır. Kastamonu çevresini iyi bilen Cemil Çavuş, kadının hüviyetini tespite çalışmıştır. Cemil Çavuş şehidin alaca önlüğünden ve başındaki benli çarından hareketle, köyünü tespit etmek üzere hanları dolaşmış ve cephane taşıyan kafilelere sormuştur. Neticede şehit ananın, Seydiler’den olduğu anlaşılmıştır. Kendisini teşhis edenler ağlamışlar ve cenaze ile küçük çocuğu bağırlarına basarak köylerine götürmüşlerdir.

Cephane taşırken, yol boylarında kim bilir ne kadar çok kadın, ihtiyar ve çocuk ölmüştür. İhtimaldir ki, künyelerine, ‘’eceli ile öldü’’ kaydı düşülmüştür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Mehmet Önder Atatürk'ün Yurt Gezileri - Kastamonu Bölümü

Atatürk, kurduğu Cumhuriyetin çağdaş medeniyette yerini alabilmesi için, devrimlerle bütünleşmesi gereğine yürekten inanıyordu. Cumhuriyet, ...