26 Ekim 2018 Cuma

ÜSKÜDAR'A KADAR KASTAMONU

"Üsküdar Kastamonu'ya bağlı değildi diyenlere reddiye"

Öncelikle Kastamonu'nun Üsküdar'ı içinde barındırdığından bahseden haber sitelerine bir göz atalım:

1. İstanbul’un Anadolu yakası Fatih’in ilçe yaptığı Gebze’ye bağlıydı

Gazetemiz, Gebze ve Kocaeli’nin tarihi geçmişi ile ilgili bilgi ve belge araştırmaya devam ediyor. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden sonra  150 akçelik Kaza Merkezi haline getirilen Gebze  İstanbul’un Üsküdar İline bağlı  Anadolu’nun Beyler Beyliğinin Kastamonu Eyaletine bağlıydı.

Kaynak: http://www.belgeselyayincilik.com/anadolu-yakasi-gebzeye-bagliydi

2. Osmanlı Dönemi'nde, Marmara Denizi'ni kontrol altında tutan kalelerden dolayı Gebze'de idari yapı, kalenin konumuna göre şekillenmiş ve Hisar-ı Atik(Eskihisar Kalesi) çevresinde kurulmuştur. Gebze, 17.yüzyılda adli bakımdan Üsküdar'a  bağlı Gekbuze Kadı Naibliği olarak varlığını sürdürür.

1844 yılında Gebze, Bolu Eyaletine bağlı Kocaeli Sancağı'nın bir kazasıdır. 1846 yılında yeni bir düzenlemeyle Kocaeli'nin Kastamonu Eyaletine bağlı bir kazadır.

1867 yılında Gebze Kartal kazasına bağlanarak İstanbul vilayet sınırları içine dahil edilir. Cumhuriyetin ilk yıllarında Kartal, Şile ve Ömerli gibi Gebze de Üsküdar vilayetine bağlıdır. Bu tarihten sonra yeni düzenlemeyle Gebze, Kocaeli'ne bağlı bir kaza olmuştur.

Kaynak: http://www.gebze.bel.tr/tr/icerikdetay/64/83/belediye-hakkinda-.aspx

3. Eskiler 'Üsküdar'a kadar Kastamonu' dermiş. Yani İstanbul'dan sonrasına Kastamonu denirmiş. Haksız da değiller, bir zamanlar Türkiye'nin en büyük kentlerinden biriymiş Kastamonu.

Kaynak: http://m.enbursa.com/yazarlar/ersoy-soydan-13/uskudar-a-kadar-kastamonu-3300.html

4. “Üsküdar’a Kadar Kastamonu” diyen şair Akgün Akova’nın, “Sırtında bir saat kulesiyle gezinen sabırlı bir dervişi görür gibi olurum” dediği Kastamonu’ya ayak bastığınızda, Osmanlı’nın tarihi izlerini görmeniz ve hissetmeniz olası. Şair, neden Üsküdar ve Kastamonu arasında, hissiyat bağlamış derseniz de; Osmanlı döneminde,eyalet şehri olan Kastamonu topraklarının sınırı çok ilginçtir İstanbul Üsküdar’a kadar dayanıyormuş, yani Üsküdar, Kastamonu toprakları içinde yer alıyormuş.

Kaynak: https://m.haberturk.com/kultur-sanat/haber/752289-suyundan-bir-icenin-yedi-yil-ayrilamadigi-kastamonudayim

5. ...Kastamonu Sancak beyliğinin sınırlarını Üsküdar hudutlarına dek uzandığını...

Kaynak: http://www.kastamonukultur.gov.tr/TR-63871/bunlari-biliyor-musunuz.html

6. Onedio'dan kaynak vermek istemem ama:
Kastamonu bir zamanlar Üsküdar sınırlarına kadar uzanırdı.

Kaynak: https://onedio.com/haber/turkiye-nin-sehirleri-ve-ilceleri-ile-ilgili-simdiye-kadar-duymadiginiz-25-enteresan-bilgi-725993

Şimdi Üsküdar Sempozyumlarına geçelim:

2. Sempozyum 1. Cilt:

Syf 11: ...Geçen sempozyumda Prof. Dr. Halil İnalcık hoca bahsetti. Osmanlı döneminde Üsküdar, sınırları Kastamonu’ya uzanan ayrı bir vilayetmiş...

Syf 350: Üsküdar’da şekercilik
Bahçekapı Kadıköy ve Beyoğlu yanında 19.yy’ın ilk yarısında Üsküdar da İstanbul’un önemli şekercilik merkezlerinden biriydi. Çünkü Üsküdar’ın bir süre bağlı kaldığı Kastamonu ve onun sınırları içinde bulunan Çankırı, İstanbul şekerciliğine damgasını vurmuşlardı.

Syf 351: 1859’larda Üsküdar’da Kastamonulu helvacıların adının öne çıktığını görüyoruz.

8. Sempozyum cilt 1:
Syf 439: Üsküdar’da, Kastamonu nüfusuna kayıtlı kişi sayısı önemli yer tutar. Üsküdar’da ikamet eden Kastamonulu sayısı 26 bin kişidir (Tablo: 3). Kastamonu kökenli nüfus içerisinde Tosya (% 23, 6.047 kişi), Cide (% 20), İnebolu (% 8), Araç (% 8) ve Taşköprü (% 8) ilçelerinden olanlar ilk sıralarda gelir.

Tüm sempozyumları indirmek için: http://www.uskudarsempozyumu.com/tr/sempozyum/pages/sempozyum-pdfleri/334

Son olarak, geçtiğimiz günlerde (24 ekim) yayınlanan Kastamonu belgeselinde, 14. Dakika 15. Saniyeyi açarsanız (https://youtu.be/l3Fupz9P__c) burada bile Üsküdar'ın Kastamonu'ya bağlı olduğunu göreceksiniz.

12 Ekim 2018 Cuma

Oğuz Türkleri Dönemi - 3

Gümüş Tekinin ölümü ve yerine oğlu Mehmedin geçmesi:
Gümüş Tekin, gerek Bizanslılar ve gerekse Haçlılar ordularile yaptığı muharebelerde büyük zaferler kazandı, ve muharebelere devam
ettiği sırada öldü, yerine oğlu Mehmet geçti. (1126)
Mehmedin, İktidar mevkiine gelince, Selçuk hükümdarı Mes'ut 1. ile araları açıldı. İki Türk hükümeti arasındaki bu nifakı gören İstanbul
İmparatoru Jan Komnen Mes'ut 1. ile anlaştı, ve Mes'udu kendi tarafına çevirdi. Hattâ Mehmet ile harp yapması için ona asker verdi. Bizans ve Selçuk orduları birleştiler ve Danişmentiilere ait olan Çankırıyı muhasara ettiler.

İki hükümdarın birleşik kuvvetlerine karşı mukavemet edemiyen Mehmet, Mes'udu, Jan Komnenden ayırmak için çok çalıştı. Hatta onu,
din ve ırz düşmanlarile birleşmesinden dolayı muahaze etti. Mes’udun aklı başına geldi, ve bîr gece gizlice, Çankırıyı terk ve geri dönmek için ordusuna emir verdi. Muhasaraya devam edemeyen Bizans kumandanı Rindas, Çankırıdan çekilmek mecburiyetinde kaldı. Orada ordusunu kışlamağa bıraktı. Mehmet kumandanın, Çankırıyı kurtardığını sandı. Fakat Rindas, ertesi baharda gelip Kastamonuyu aldı. Ve Çankırıyı yeniden muhasara etti.

Mehmet, Çankırının Bizanslılar tarafından muhasara edildiği esnada kardeşi Aynüddecla(?) isyanı bastırmakla meşgul bulunuyordu. Bu yüzden Çankırıya yardımda bulunamamıştı. Halbuki, Çankırı muhafızları, Mehmedin imdada gelmek üzere, Rindas yakininde büyük bir ordu toplamakta olduğunu haber almışlardı. Çankırı muhafızları bu ümit ile şehri teslim etmediler. Fakat bir müddet sonra, imdat kuvvetlerinin gelmediğini görünce, Rumların vaktile Danişmendim oğlundan almış oldukları bütün esirleri teslim etmek şartile Çankırıyı boşalttılar. Bu hadiseden sonra, Jan komnen Çankırı'da iki bin kişilik bir kuvvet bırakarak çekildi; Ve başka tarafta meşgul olmağa başladı. Bu sırada Danişmendin ordusu yeniden Çankırıya hücum elti. Ve burasını yeniden geri aldı. (1138)

Danişmentliler devletinin yıkılması:

Mehmet ölünce, Danişment devleti parçalandı. Kardeşi YağıbasanAnkara, Amasya şehirlerile havalisine hâkimdi. Kayseri ve Sivas ise Mehmedin oğlu Zunnunun Malatya da, bu aileden Aynüddevle’nin elinde bulunuyordu. Zünun, Selçuk sultanı Kılınç Arslan II ye dayandığından Yağıbasan da Bizans imparatoru Manüel ile birleşerek Kılınç Arslana karşı harp açtı. 1158) Bu suretle Selçuk nüfuzunu kırarak Anadoluda büyük bir kuvvet sahibi oldu. Yağıbasan, bir aralık Selçuklarla BizansIılar aleyhine birleşti ise de bu ittifak uzun sürmedi. Ve 1166- 1167 de öldü. Bundan sonra, Danişmentliler devleti tekrar zâfa uğradı. Zilnun
bir aralık kaynatası, Nureddin Zenginin himayesinde mevkiini muhafaza edebildi. Fakat onun ölümünden sonra da, Selçuk devleti, birer birer bütün Danişmentliler şubelerinin hakimiyetlerine nihayet verdi. (1174 - 1177) ve idareleri altında bulunan diğer Anadolu şehirlerile beraber Kastamonu vilâyeti de Selçukların eline geçti.

Bu suretle Danişmentliler hükümeti Anadoluda, bir rivayete göre (1071 - 1174), başka bir rivayete göre de (1073- 1177) seneleri arasında (103) sene devam etmiş ve bu müddet zarfında, Melik Danişment Aahmet gazi, Melik gazi Gümüş Tekin, Mehmet gazi, Nizameddin Yağıbasan İbrahim, Şemseddin İsmail, Zünnun, adlarile sekiz kişi hükümet sürmüşlerdir.

9 Ekim 2018 Salı

Oğuz Türkleri Dönemi - 2

Melik Danişment kimdir ve nasıl fatih oldu?

An’analere göre bazı tarihler, Ahmet gaziyi Seyit Battal gazinin hemşiresinin kızı Nazirüccemal den doğduğunu ve bunun Türkmenlerden Ali bin Madrap adında birisi ile evlenmesinden dünyaya geldiğini yazmaktadırlar. Ahmet gazinin, Alp Aslanın ümerası arasına da geçmesi şu suretle olmuştur: Selçukiler, Bizans topraklarına yaptıkları akınlarda Danişment Ahmet, mensup olduğu Türkmen kab'ilesile bulunmuş ve
civarı iyi tanıdığından bu bilgisinden Alp Aslan çok istifade etmişdir. Alp Aslanın muzafferiyeti üzerine telâşe düşen Bizanslıar, Türk topraklarına akınlara başladılar. O zaman Danişmentli amcası Emir Ömer'in oğlu Torsan birleşerek yukarıda bahsi geçen muharebede bulundular.

Çorum memleket kütüphanesinde bulunan el yazması “Çorumun fethi ve Melik Danişment gazi" adlı esere göre, “Melik Danişment Ahmet, amcazadesi Torsan ile müşterek Bizanslıların üzerine akın etmek İçin Bağdat sultanına, yani Selçuk hükümdarına Eyüp ve Süleyman adında iki elçi gönderdiler. Elçiler sultandan gazaya izin istediler. Bağdat sultanı, müsaade fermanile beraber bir çok hediyeler ve para gönderdi. Bu ferman üzerine, Danişment Ahmet ve Torsan Malatyadan büyük bir ordu topladılar. Toplanan bu ordunun bir koldan yürümemesi için ikiye ayrılması uygun görüldü. Bir kısmını Torsan eline aldı. Yirmi bin kişi ile beraber Ankara, İstanbul üzerine yürüdü. Danişment Ahmet de Tokat, Niksar ve Çorum üzerine gitti.

Torsan, İstanbula kadar yürüdü. Hattâ Karadeniz boğazından geçen gemilerden vergiler bile aldı. Fakat orada ylnız kaldı, hiç bir taraftan yardım göremedi. Hattâ Danişment Ahmet gazi bile kendisile irtibat temin edemedi. Alem dayı nda bir kale yapmağa başladı. Vd orada bîr kişi kalıncaya kadar çarpıştı ve sonunda öldü.

Melik Danişment, önce sivas kalesini zaptetti. Sonrada yıkılan duvarlarını tamir ederek BizanslIlarla uzun mücadelelerde bulundu ve
sonunda Kayseri, Tokat, Amasya, Çorum, Ormancık, Çankırı, Kastamonu ve havalisini zaptetmiş oldu.

Danışmentlier Kastamonuyu ne zaman aldılar?

Kastamonu'nun, Danişmentliler tarafından kat'i olarak hangi tarihte alındığına dair elde kat'î bir vesika yoktur. Yalnız Amasya müverrihi, “Melik Ahmet Gazinin Anadoluda otuz sene yaptığı mücadele neticesinde Danişmentliler memleketi, Şarktan Kafkasya, Gaipten Bitinya, Şimalden Karadeniz, Cenuptan, Malatyanın hududunun nihayetine kadar varmış olup şimdiki Sivas, Elazîz, Erzurum, Trabzon, Kastamonu ve Ankara vilâyetlerinin havi olduğu vasi arazi idi, demektedir.

Matyo vekayinamesi ise, Danişment Gazi zamanındaki mühim vukuattan birisi olan Malatyanın zaptı ve haçli seferi reislerinden Antakya prensi Boemon un esareti ve bunu müteakip kendisinin büyük bir haçlılar ordusile çarpışmasını anlatırken, "Boemonun Danişment tarafından esir edilmesi, haçlılara pek ağır geldi. Bunun üzerine Senjil dükası Reymonun kumandasında büyük ve kuvvetli bir haçlı ordusu İstanbuldan Ankaraya hareket etti, ve orayı Türklerden alarak Rumlara teslim etti.

Haçlılar ordusu buradan şimale yürüyerek Çankırıyı zaptedip Kastamonu hizasından şarka döndü ve Kızılırmak yolunu takip ederek Mer-
zifon önüne geldi" demektedir.

Bu vak’a bize, Kastomonu ve Sinobun Danişmentiler, yani Danişment Ahmet Gazi tarafından zaptedilmemiş olduğu hissini vermektedir. Şayet evvelleri Kastamonu ve Sinop Ahmet Gazi tarafından zaptedilmiş olsaydı, Haçlılar ordusunun Çankırıya gelince mühim bir anahtar mesafesinde olan Sinobu ve Kastomonuyu zaptetmesi icabederdi.

Bir de Danişment Ahmet Gazinin vefalı tarihine rastlayan zamanlarda Danişmentlilere hücum eden ve Sinop tarafından kopup gelen
Almanlara Fransızlardan mürekkep Haçlılar ordusuna mensup fırkanın içerilere doğru hareketi ve kendilerine Rumların azamî yardımda bulunmaları da yine Sinop ve Kastomonu havalisinin o zamanlan Danişmentliler eline geçmediğini göstermektedir.

Hattâ şu vaka’da bu iddiamızı tevsike medar olmaktadır:
Haçlılar, Ibni Haldunun kaydi üzere, Danişment Ahmet Gazinin oğlu Melik Gazi Gümüş Tekin hâkim bulunduğu bir şehri muhasara ettiler. Melik Gazi Gümüş Tekin, Haçlılara karşı çıktı. Kendisinin pusuya yatırdığı asker, Konradın kumandasındaki orduyu münhezim etti.

Haçlıların Anadolu ortalanna kadar sokulması, Gümüş Tekini korkuttu. Derhal Konya Selçuk hükümdan Kılıç Aslan ve Halep emîri Rıdtan(?) ile birleşti ve mühim bir kuvvet topladı. Amasya ile Sivas arasında vukua gelen müthiş harple, Haçlılar ordusu perişan oldu ve harpen pek az kimse kurtulabildi. Rumlar, Sinoba, kumandan Reymon da Bafra ya canattılar. Sinop o zaman Kastamonu İle beraber Rumların, yani Bizans imparatorluğunun musaadesile oturmakta olan Komnenus ailesinin elinde idi. Rumlann Sinoba da kaçmaları gösteriyor ki, Danışmentliler bu tarihte de Kastamonuyu zaptedememişlerdir. (1151)

Yalmz muhakkak olan bir şey varsa, o da Kastamonu ve havalisinin Danişmentliler idaresine geçmiş olması ve bunun da Danişment Ahmet Gazinin oğlu Gümüş Tekin zamanında vukubulmasıdır.

Bir aralık 1132 senesinde Bizans İmparatoru, Kastamonuyu zaptetti ise de Melik Gazi Gümüş Tekin ertesi sene içinde Kastamonuyu istirdat ve muhafızı bulunan Rumları ortadan kaldırmağa muvaffak oldu.

Deguignes, bu vaka hakkında şunu yazmaktadır:

“1126 senesinde Türkler Rum İmparatorluğuna tabi olan yerlerde büyük tahribat yapıyorlardı. Jan Komnen, Paflagonya kıt'asında Kastamonu şehrini muhasaraya gitmeğe mecbur oldu. Bu şehir, Türklere, iliticağah hizmetini görüyordu, Türkler imparatoru görünce teslim oldular, fakat imparator Istanbula döner dönmez, Kapadoks kıtasında hükümran olan Danişment oğlu tekrar Kastomonuyu istirdat etti.„

Mehmet Önder Atatürk'ün Yurt Gezileri - Kastamonu Bölümü

Atatürk, kurduğu Cumhuriyetin çağdaş medeniyette yerini alabilmesi için, devrimlerle bütünleşmesi gereğine yürekten inanıyordu. Cumhuriyet, ...